21 Eylül 2019 Cumartesi

Karakter Kadrosu ile Mest Eden 8 Anime




Bilirsiniz kategorize etmeyi ve sıralamayı çok severim :D İzlediğim animeler içinde en beğendiklerim genelde karakter kadrosu çok geniş ve renkli olanlar oluyor. Japan kafası çok başka çalıştığı için genel anlamda özellikle shounenlerde karakter kadrosu çok derin ve geniş oluyor. Karakterlerin fiziksel tasarımları, kişilikleri, güçleri hatta kişilikleri ile güçleri arasındaki bağlantı öyle tasarlanmış animeler var ki görünce aynı Hinata gibi tepki veriyorsunuz dfgjshgjs



Kendi kültürlerini ele alarak doğu ve batının özellikle doğaüstü kurgu tasarımı arasında fazlası ile fark olduğunu görüyorum. Belli başlı seriler dışında Amerikan çizgiroman dünyası bana sorarsanız yerinde sayıyor. Innovation denilen terim eksikliği diyebilirim. Yıllardır aynı karakterler ve olay döngüsü üzerinde sürekli aynı kahramanların maceraları bence artık yeniliği hakediyor. Mesela ilk Batman filminden sonra kaç tane Batman filmi çekildi Allah bilir? Ve hep kendisini tekrar eden tarzda. 

Amerikan çizgi roman sevenleri dediklerimi yanlış anlayabilir ama demek istediğim şey şu: Bana kaç tane orijinal tasarlanmış karakter örneği verebilirsiniz? Şimdi kabul ediyorum, Joker, Deadpool gibi karakterler hem çizgiroman için hem de onu yorumlayan oyuncular için konuşursam oldukça orijinal karakterler. Ancak sayıları az ve karaktere yorum katmak babında bence çoktan doruk noktasına ulaştı. Ancak Uzak Doğu için bu geçerli değil. Üretildi ve üretilmeye devam ediyor. Manga ile Amerikan çizgiromanı karşılaştırması dışında animasyon ve animeleri karşılaştırırsak da keza öyle.  Doğaüstü kurgu ve tasarımda Uzak Doğunun geri kaldığı tek alan bence drama kısmıdır. Konuyu uzatmamak adına tek bir örnekle açıklayacağım: Lord of the Rings Japon yapımı olsaydı Allah korusun :D Ay keşke bizim animasyon ve çizgi roman dünyamız Kötü Kedi Şerafettin den öteye gidebilse. Aslında Tarkan gibi kendi mitolojimizden köken alan zamanında çok güzel çizgiromanlarımız olmuş ama bizim iş karikatürden öteye gidemiyor. Tarkandan konu açılmışken bence Tarkan serisine kesinlikle remake gelmeli!!! Yönetmeni de Kartal Tibet olmalı!!! Bak gaza geldim:




Asıl meseleye dönecek olursam sizlere karakter kadrosunun renkliliği açısından ilk sıralara koyduğum animeleri sıralayacağım. Siz de benim gibi karakter tasarımına önem veriyorsanız ve sayacağım liste içinde izlemediğiniz anime varsa şiddetle öneririm.  Onun dışında sayacağım animeler kadar renkli kadrosu olan animeleri bana önermeye üşenmeyin :)

Tanıtım ve sohbet bir yerlerde alıntı olmayacağı için içerik spoiler içerebilir, bilginize :)


1) Kuroshitsuji



İlk Sezon Yapım Yılı: 2008
Şirketi: A1 Pictures
Tür: Gizem, Doğaüstü, Komedi, Tarihi, Shounen

Yeni Çağ İngilteresi'nde geçen bir hikayesi var. Phantomhive adlı bir ailenin malikhanesi ateşe verilir ve aile öldürülür. Olaydan bir yıl sonra ailenin genç çocuğu malikhaneye hiçbir şey olmamış gibi her şeyi ile ortaya çıkar. Yanında da gizemli, elinden her iş gelen bir uşak vardır. Bu genç çocuk kraliyet adına dedektiflik yapmaktadır. Aslında işin özü Ciel Phantomhive ailesine bunu yapanlardan intikam alması amacı ile bir şeytanla anlaşma yapar. İntikam alındıktan sonra şeytan onun ruhunu yiyecektir. Anlaşma yapan şeytan, gurme bir şeytandır ve saf ruhların peşinden koşmaktadır.

Bu serinin en büyük handikapı serideki bazı doğaüstü varlıklar yüzünden serinin shounen ai sanılması. Aslında melek ve şeytan kavramlarına bakacak olursanız bu varlıklar cinsiyetsiz varlıklardır ve sevgi, aşk gibi kavramları cinsiyetinden soyutlarsanız ortada rahatsız olacağınız bir durum kalmaz. Ek olarak sizi rahatsız edecek bir tek sahne bile yok seride.

İkinci handikapı finali. Seri totalde 4 sezon. Ana konuyu içeren ilk iki sezonu. Diğer sezonlar yan hikaye gibi bir şey. Üzülerek belirtiyorum ki sezonlardaki finalle manganın alakası yok. Mangası hala devam etmekte. Ancak yine de ikinci sezonunun finali şok edici ve ters köşe yapıcı olması sebebi ile kimileri çok seviyor kimileri beklediğini bulamadığı için beğenmiyor. Bana kalırsa gayet güzel sonunu tahmin edemediğim bir finali vardı. 



Gelelim asıl konumuza. Karakterleri... Ana karakter Ciel, yaşına göre oldukça ilginç bir karakter. Küçük bir çocuk olmasına rağmen başına gelen olaylarda verdiği net kararlar ve ruhunun bozulmaması... Sanırım Sebastian'ı cezbeden şey o. Sebastian için çok bir şey demeyeceğim. Neden sevildiği ortada :D Bu serinin ana karakterleri çok başarılı tasarlanmışken bir de bunlardan daha sağlam tasarlanmış yan karakterlerine değinelim:

Yasak ölüm tırpanı bulundurmaktan sabıkalı, şeytana aşık olan ölüm meleğimiz Grell Suttcliff :D yaaa favori karakterim :D

İlginç espri anlayışı ile Undertaker

 Birbirinden ilginç malikhane personeli


Dost mu düşman mı belli olmayan Çançinçon abi


Serinin en çarpıcı karakteri olan Madam Red



Genel kadrodaki karakterlerden bahsetmeyi mantıklı buldum. Yan sezonlardaki karakterler de renkli ama ana kadro yakıyor :D 





2) Soul Eater



İlk Sezon Yapım Yılı: 2008
Şirketi: Bones
Tür: Doğaüstü, Aksiyon, Okul, Shounen

Ölüm Tanrısı olan Shinigaminin özel teknisyen okulunda iki tür öğrenci var: Silah teknisyenleri ve tırpan olacak olan silahlar... İkişer ya da üçer kişilik grup kurarak ideal shinigami ve ölüm tırpanı olabilmek için 99 iblis ve 1 cadı öldürmek zorundalar. Seri annesi gibi iyi bir teknisyen olmak isteyen Maka Albarn, onun ölüm tırpanı olacak olan Soul Eater ve arkadaşlarının çevresinde geçmektedir. Openinginden tut kurgusuna kadar her şeyini çok sevdiğim serilerden birisidir.



Bu da finali beğenilmeyen bir seridir. Çünkü herkesin beklediği dehşetül vahşet bir çarpışma olmadan kötü karakter yenilmekte :D Ama finali bence harika biten bir seridir. İlk Opening videosunu, şarkısını acayip severim. Buraya bırakayım:



Karakter tasarımına geçecek olursak Shinigaminin biricik oğlu çok güçlü ama o anormal simetri hastalığından ötürü bir türlü o gücü gösteremeyen Death the Kid, kendisini tanrı sanan Black Star ve  deli raporu almaya namzet öğretmenleri Frank Stein, anime tarihinin en narsist karakteri olan Excalibur gibi kıyafetlerinden kişiliğine her türlü orijinal tasarlanmış konusu çok sağlam bir seridir. Öneririm.



3) HunterxHunter



İlk Sezon Yapım Yılı: 1999
Şirketi: Madhouse
Tür: Gizem, Macera, Aksiyon, Shounen, Doğaüstü

HunterxHunter için bir adet inceleme yazım mevcut. Linke buradan ulaşabilirsiniz.
Direkt karakter tasarımına değinecek olursam:
Başka bir anime izlemedim ki karakterleri bu kadar şık, bu kadar değişik tarzları olsun. Hemen her karakterin kendisine has aksesuarı, kendisine has bir duruşu, bir kıyafeti ve kişiliği mevcut. Güçlerine değinmiyorum bile. İzlediğim en şık animelerden birisidir ama mangakasını gene küfürle yaad etmeden geçemeyeceğim. Buradan kendisinin eşi olan, Türkiye'de de epey ünlü olan Sailor Moon mangakası Takeuchi Naoko'ya sesleniyorum:
Kick your husband ass!!!!
 Bu gidişle serinin adı HiatusxHiatus olacak :D  


 Ek olarak HxH için şunu söyleyebilirim: Serinin hemen hemen tüm yan karakterleri için özel yan hikaye oluşturulabilir. Hemen hepsinin bir hikayesi var. HxH kendi çapınca dünyası çok geniş bir anime olduğu için sonsuz yan hikaye oluşturabilirsin.



4) Gintama



İlk Sezon Yapım Yılı: 2006
Şirketi: Sunrise
Tür: Komedi, Parodi, Bilim kurgu, Samuray, Tarihi, Shounen, Dram
Türlere gel :D 

Favori animem, orası kesin. Gintama çok ilginç bir seri. Bazıları ilk bölümden çok sever, bazıları on defa şans verse gene de ısınamaz. Bunun en büyük sebebi karakterlerin klasik anime izleyenlere aşırı absürt gelmesidir. Özellikle ilk absürt komedi animeniz Gintama ise sevmeniz zorlaşabilir. Karakterlerin hemen hepsi o kadar farklıdır ki karakterlerin tarzlarına alışmadan sevemezsiniz. Gintama parodilerle dolu bir anime olsa da sizi asıl güldüren şey karakterlerin absürtlüğüdür. Buna alıştığınızda da sizin için favori animelerinizden birisi olur. 



Gintama gidişatı üç ile beş bölüm süren arclar arasında doldurma bölüm şeklindedir. Atıyorum bir arcta karakterlerin başına bir şey gelir ve siz merakla karakterlerin nasıl bir şeye dönüştüğünü tek tek merak edersiniz. Verdikleri tepkiler aslında o karakterin mizacı gereği hep verdiği tepkidir ama sizin için vazgeçilmez komedi örneği olur. Mesela düşmana körili yemekle saldırırlar. Düşman körili yemekten kaçınmak için onu yer ve içine koydukları zehir yüzünden ishal olurlar. Ama Kagura da ishal olmuştur çünkü hazırlanan yemekten dayanamayıp yemiştir hahahahah Kagura yaaa odan daha sevimli pre ergenlik çağında bir anime karakteri bulamam sanırım :D Her karakterin gri tarafı vardır. Adam yakışıklı güçlü ve karizmatiktir ama kahveye bile mayonez koyacak kadar mayonez manyağıdır. Adam Edodaki tüm polis departmanının amiridir ama gözlükleri konuşma şekli ve davranışları ile yakuza patronuna benziyordur. Kadın çok güçlü, asil, saygı değer ve aklı başındadır ama yemekleri kimyasal silah olarak kullanılabilir. Adam babacanlığı, samimiyeti, saflığı ve dürüstlüğü ile milyonları peşinden sürükleyebilecek bir liderdir ama sakal kir kıl bok içinden çıkamaz :D 



Ayh aman neyse Gintama hakkında yıllarca konuşabilirim, daha fazla sıkmayayım :D 


5)Bleach



İlk Sezon Yapım Yılı: 2004
Şirketi: Pierrot
Tür: Doğaüstü, Shounen, Kılıç, Aksiyon

Yani serilerin çoğunun shounen olmasını doğal karşılıyorum. Özellikle uzun soluklu shounenlerde karakter kadrosu kalabalık ve renkli oluyor. Bleach'in konusundan bahsetmeyeceğim. Ancak karakterler, kılıçları ve kılıçların güçleri olsun tasarımını beğendiğim bir seridir. Özellikle Kubo Sensei'in karakterlerin hepsinin kişiliğini burçlarına göre yapması da beni cezbeden şey.
Bleach'in kendi adıma en çarpıcı karakteri kesinlikle Kenpachi. Ulqiourra, Mayuri, Urahara, Neliel ve Harribel tasarımını ayriyeten çok beğendiğim karakterleri. Tipik karakterleri ile de kendisini beğendiren bir yapım. Her türlü Kubo'nun tasarımını beğeniyorum. Keşke gücendirmeselerdi adamı...




6) Bungou Stray Dogs



İlk Sezon Yapım Yılı:2016
Şirketi: Bones
Tür: Seinen, aksiyon, komedi, gizem

Tasarımı acayip orijinal bir seri. Serideki karakterler Japon edebiyatı yazarları ve kişilik ve güçleri kitaplarından alıntı. Konusu şu şekilde: Yaşını doldurup yetimhaneden atılan bir gencin nehirde intihar etmeye çalışan bir adamı kurtardıktan sonra o adamın dedektiflik bürosunda çalışmaya başlamasını konu alır. 



Bungou için söyleyebileceğim tek eksik yan anlamsız mimikler. Onun dışında şıp diye izleyeceğiniz müthiş bir aksiyon serisi. Karakter tasarımına aşırı önem veren bendeniz şunu söyleyebilirim. Uzun kült shounenlerin devri bittiğinden beri izlediğim animeler içinde özellikle 2012'den sonra beni tatmin edecek tasarımda karakter göremedim. Ancak Osamu Dazai, son 10 yıl içinde tasarlanmış en orijinal karakterdir bana göre. Gerçek Osamu Dazai'den alıntılanmış intihara meyilli kişiği ve orijinal intihar fikirleri, hafif lakayıt hafif ciddi tavırları, gerekmedikçe kullanmadığı gizemli gücü ve dış görünüşü ile iyi ki tanımışım dediğim bir karakter oldu. Seride Osamu Dazai kadar olmasa da tasarımı çok orijinal karakterler de mevcut ama Dazai bebeğim aldı götürdü beni :D 





 7) Jojo's Bizarre Adventures



İlk Sezon Yapım Yılı: 2007
Şirketi: David Production
Tür: Aksiyon, macera, gizem, tarihi, doğaüstü

Jojo, yenilerde tanıştığım bir seri. Seriyi izlemeden önce hep şey derdim: Dünyada en spesifik hayran kitlesine ait animedir herhalde. Gerçekten de öyleymiş. Konusundan kısaca bahsedelim: Hikaye orta çağ İngilteresinde başlar. Zengin bir beyefendinin oğlu olan Jonathan Joester, evlatlık olan zeki, güçlü ve kurnaz üvey kardeşi Dio'nun zulümlerine karşı koyabilmek için kendisini geliştirmiş ve güçlü kılmıştır. Dio, evin içinde bulduğu antik taş maskenin vampire dönüştürdüğünü keşfeder ve üvey babasını zehirlemeye çalışmasını ortaya çıkaran Jonathan sayesinde tüm foyası ortaya çıkar. Jonathan ise kendisine asırlar sürecek olan dostluklar kurup bu taş maskeyi yok etmek ve Dio'yu öldürmek için Dalga adı verilen vücut enerjisini kullanmayı öğrenecektir. Ancak bu mücadele hemen bitmez. Joester ailesi nesiller boyu kötülükle mücadele edecektir. Tabii bu kötülük de kullandıkları dalga da zaman geçtikte evrim geçirecektir. JoJo lakabı nesillerin genelde isim ve soyisimlerinin Jo ile başlamasından kaynaklanmaktadır. Jojo Dio'nun bu sülaleye taktığı lakaptır. Animesi şu anda beşinci nesilde, henüz o bölümleri izlemedim ama 4. nesil 1999 Japonya'sında geçiyorsa muhtemelen günümüze yakın bir çağdadırlar.

Gelelim karakter tasarımına;

Serideki tüm karakterlerin ilginç aksesuarları mevcut. İlginç kişilikleri mevcut. Ancak bu seriyi diğer serilerden en çok ayıran şey aksesuarların acayip absürt olması. Erkeksi karizmatik zeki kötü karakterin neden fosfor yeşili kemeri ve tacı var :D 
 



Diğer değineceğim konu karakterlerin ilginç replik jest ve mimikleri. Kakyoin'in rerorero su gibi :D Joseph Joester'ın karşıdaki kişinin repliğini önceden tahmin etme huyu gibi :D İlk Parttaki antik çağdan kalma destansı replikler zaten Jojo'da alışmanız gereken ilk şeydir :D Bir de eşek kadar 2 metre boyundaki adamların efemine tavır ve yürüyüşleri, ilginç sinirlenme belirtileri hahaah orijinalliğine kahrolduğum bir seridir.

Baaaak öfkeleniyorum :D Hayır, gerçek hayatta da öfkelenince böyle yapar oldum ben :D




Jojo için iki tane değişik özellik daha söyleyeceğim: Birincisi aşırı renkli bir çizgi roman okuyormuşsun gibi olan çizimleri. Bazı sahnelerinde ünlemlerin yazı olarak görünmesi falan çok orijinal bir seri. İkincisi 300'den fazla anime izlemişimdir. İçlerinde hayvana eziyet edilen hayvanın öldürüldüğü çok seri hatırlamıyorum ama JoJo'da çok kolay bir şekilde bir hayvana tekma atıldığı öldürüldüğü açık seçik gösteriliyor. Her şeyi ile ilginç bir seri. Jojo'da güncele gelirsem özel bir inceleme yazısı yazabilirim. Şimdilik burada bırakalım.



8) Working!!



İlk Sezon Yapım Yılı: 2010
Şirketi: A1 Pictures
Tür: Komedi, Slice of Life


Working hakkında daha önce bir tanıtım yazısı yayınlamıştım. O yazıya buradan ulaşabilirsiniz. Bu listeye girmesindeki en büyük etmen bir tane bile aklı başında karakterinin bulunmayışı :D Bütün karakterleri spesifik ve her animeye lazım karakterlerden :D Restoranda kılıcı ile dolaşan baş garson, sürekli uyuyan ve yemek yiyen nasıl müdür olduğu belli olmayan restoran müdürü, kaybolan karısını arayan patron ve sürekli kaybolan karısı bla bla seri müthiş orijinal karakterlerle dolu :D Herkesin izlemesi gereken bir seri olduğunu düşünüyorum :D





Karakter kadrosunun sağlam olduğuna inandığım birkaç seri daha var izlemek istediğim. O serilerden de listeye girecek olan olursa eklerim sonra, şimdilik bu kadar.

Bu listedekiler dışında hemen her karakteri size ilginç gelecek, hemen her karakterine özenilmiş ve seveceğiniz Boku no Hero Academia, Angel Beats, Nurarihyon no Mago Sennen Makyou, Haikyuu, Magi gibi serilerde de orijinal tasarımlar mevcut. Çeşitli ilginç ve sempatik karakterleri olan seriler arıyorsanız ve izlemedikleriniz varsa bunlardan da öneririm.


Daha İzlemeden Merak Uyandıran Çılgın Şeyler UwU

        Merhabalar!



        Uzun bir aradan sonra yine uzun zamandır aklımda olan bir konu üzerine konuşalım, dedim.

        Hemen hepinizin bir animeye ya da bir mangaya dolanırken gördüğünüz bir resim, bir gif, bir AMV'deki karakter ya da olay için o animeye ya da mangaya başlamışsınızdır. Sırf o karakter için başladığınız şey sizi açar mı bilemem ama benim çok sevdiklerim de oldu 3. bölümden bıraktıklarım da oldu.

        Şimdi size birkaç tane bu tarz bir şeye denk gelip o seriye başladığım serilerden örnekler vereceğim. 

        İlk olarak bir openingden bahsedeceğim:

      

         Opening Rainbow Nisha Rokubou no Shichinin' e ait. Sene bilmem kaç bendeniz youtube ta milletin yaptığı my top bilmemkaç anime openings adlı videolarını dolaşırken bu openinge denk gelip "Anaammmmmm ben bu animeyi izlemeliyim." demiştim. Size komik gelebilir ama openingdeki 00.46. sn de kanaryanın dikenli tele konuş şeklinden etkilenerek bu animeyi merak etmiştim. O günden beri Rainbow favori animelerimden birisidir. Yaşananlar gerçektir. Kötü karakterleri dünyamızda da var olan karakterlerdir. Opening şarkısının sözleri ile animenin içeriği çok manidardır.
Dram izlemek istiyorsanız Rainbow'u şiddetle öneririm.

        Şimdi sırada alev saçlı kakkoi bebeğim var:




        Daha önceki yazılarımı okuyanlarınız varsa Mikoto Suoh'un selamlığımda bulunduğunu hatırlar. Bu adamı yukarıda gördüğünüz gif üzerine beğenip K Project'e başlayıp 2 bölüm zor dayanıp sonra Mikoto hakkında aldığım ağır spoiler sebebi ile bırakmıştım. K Projeckt güzel bir konu gereksiz fan service ve gereksiz nyan fetişi ile nasıl mahvedilirin canlı örneğidir benim görümde. Bu adama gerçekten saygı duyuyor ve acayip havalı buluyorum. Gene de animesi izlettirmedi...

       

         Sırada orada burada ana karakteri overpower olan bir anime arayanlara gizli koz olarak önerdiğim bir seri var:

        

        Şu an o AMV'yi bulamasam da AMV'de geçen olay yukarıdaki olay. Zettai Karen Children The Unlimited aslında başka bir serinin sequeli şeklinde olsa da konu ve işleyiş bakımından birbirinden çok farklı iki seridir. Bu sahnede ikinci serinin ana karakteri birinci serinin ana karakterini tokatlıyor. HAHAHAHAHAHAH bayılırım :D Sırf bu sahne için merak edip izlemiştim. İyi ki izlemişim. Beğendiğim bir seridir.


        Şimdi sırada gifini görüp merak ettiğim ama bir türlü izlemeye cesaret edemedim kahretsin ki konusu yan konusu devam hikayeleri bir türlü bitmeten Fate serisinden Archer var:



        Aslında anladığım kadarı ile seride fazlası ile kakkoi erkek karakter var ama tip olarak dikkatimi bu gifle Archer ruhu çektiği için Fate'i merak ediyorum ve kısmetse bir gün izleyeceğim.



        Yine sırf bir karakterini gördüm diye başladığım ve o seriyi iyi ki izlemişim dediğim bir seri var sırada:



          Magi'yi izleyenler bilir, aslında Masrur çok yan bir karakter. Ancak bu gifinden anladığınız üzerine kızıl kafa erkek karakterlere ilgim var :D Öhöhöhöm neyse :D Karakteri merak ettiğimden başlayıp karakter kadrosunu dünyasını ve aksiyonunu çok sevdiğim bir seri olmuştu Magi. 



          Sırada D-Frag'ın meşhur gifi var :D ahahahah bu gifi görür görmez bu animeyi izlemeliyim demiştim :D 




          Yine şuraya Gekkan Shoujo Nozaki kun'a başlama sebebim olan gifi koyayım :D 



          Love Stage'te sırf şu gözl rengini görüp animeyi izlemiştim :D



         Son olarak Prison Lab'ın ilk bölümündeki meşhur çeviriyi bırakalım:




          Görüşmek üzere :D






20 Mart 2019 Çarşamba

Iyyyy Yaoi mi o??? Yaoi / Shounen Ai Önyargısı Üzerine Kısa Planlanıp Destana Dönüşen Bir Yazı

Yohharoooo!!!
Ben geldi!!!!



       Bu sohbette bir anime türünden bahsedeceğim. Aslında amacım var olan ön yargıları kırmak değil. Tabii birçok ön yargıya da değineceğim ama aslında sevenlerin neden sevdiğini açıklamaya çalışıp günümüz heteroseksüel ilişkilere ufak eleştirilerde bulunacağım.

      Öncelikle nedir bu yaoi

      Yaoi, çoğunlukla cinsel içerik barındıran erkek erkeğe romantizmi konu alan bir anime ya da manga türüdür. Shounen ai dediğimiz şey ise bunun daha masum kıvamda olan erkek homoseksüelizmi içeren romantizm serileri oluyor. Tabii yaoi, bazen bir pazarlama stratejisi olabilir :D Mesela Gintoki için öyle :D Anime satışlarını arttırmak için bu kadar kafa yoran başka bir ana karakter gördünüz mü :D 



     Yaoi kendi içinde de bir çok terim barındırmakta. Çok ayrıntıya girip sizi gereksiz bilgiye boğmayayım ama en azından seme - uke terimlerini bilmeniz gerekir. Seme partnerlerden dominant ve normal cinsel ilişkide erkek rolünü üstlenen kişiye, uke de kadın rolünü üstlenen kişiye deniyor. Bir çok yaoi fanı shipledikleri karakterlerin hangisinin seme, hangisinin uke olacağı konusunda dünya savaşı çıkarabilir, o derece :D Semeleri genelde iri, baskın, erkeksi tasarlama ukeleri efemine, minyon tasarlama yatkınlığı olsa da bendeniz en çok uke kılıklı semeleri severim :D 





     Bir de omegaverse evreni var ki evlere şenlik. Ona da kısaca değinip geçeyim. Omegaverse, aslında yaoilerle alakası olmayan bir bilim kurgu mangadan alınmış yaoi evreninde almış başını gitmiş bir olay. Yaoiden yaoiye ayrıntılar değişse de temelde bu evrende üç cinsiyet var: Alfa, beta ve omegalar. Genelde alfalar seme rolündeki karakterler, omegalar doğurabilen uke rolündeki karakterler oluyor. Betalar da genelde normal insanları temsil ediyor. Bu evrenlerde genelde alfalar ve omegalar düşük sayıdadır. Omegaların aylık doğurgan oldukları kızışma dönemleri var ve bu dönemdeki bir omega baskın bir alfa tarafından net hissedilir. Feromon olayı kısacası... Bu türün en masum, en güzel örneği: Tadaima Okaeri sanırım. En meşhuru da sanırım Kashikomarimashita Destiny'dir. Ben gene de buraya en sevdiğim omegaverse manhwayı bırakıp devam edeyim: Love is An Illusion!



    Burada bazı şeyleri karıştırmamak lazım. Aslında ana olay romantizm - homoseksüelizm. Bir seinen ya da josei türünde homoseksüel bir karakter görebilirsiniz ki yakın zamanda homoseksüel karakter içeren shoujo bile gördük. Ne olduğunu söylemeyeyim spoiler olmasın :D Böylece bahsettiğimiz ilk ön yargı bu oldu: Her homoseksüel ilişki içeren seri yaoi/yuri ya da shounen ai/shoujo ai değildir. 

     İkinci ön yargıdan hemen bahsedelim: Yaoilerin ana konusu erotizm değildir. Evet, kabul: Yaoilerin prototipi diyeceğiniz bir çok örnekte erotizm doruklarda yaşanıyor ama ana konu erotizm değildir. Konu olarak çok orijinal yapımlar vardır ama her şeyden öte birçok yaoi ağır bir psikoloji işler. Bu psikoloji sadece homoseksüellerin dünyaya bakış açısı ya da homofobik insan - homoseksüel insan çatışması şeklinde değildir. Karakterlerin kişilikleri, geçmişi ve birbirleri ile ilişkisinin çok derin işlendiği seriler vardır. Gene de erotizm konusunda hentailere kafa tutacak içerikler var, evet. Bu konuda itirazım yok ancak yaoilerin hitap etmesi gereken kitleye (dikkat edin, etmesi gereken diyorum) bakarsak çok da affedilemez bir şey değil.

      Bir diğer ön yargı: Yaoileri sadece homoseksüeller okuyup izlemez. Aslında epey geniş spektrumlu bir kitlesi var ama en çok +18 yaş kadın kitleye hitap ettiği ortada ve bu kadınlar gayet hormonları yerinde fazlası ile heteroseksüel insanlar. Bildiğiniz üzere yaoisever kadın kitleye fujoshi, erkek kitleye fudanshi deniyor. Bu kitle tam bir çılgın!!! Hayranlık konusunda hayal güçleri o kadar ileride ki artık normal yaoi animelerini bırakıp diğer türlerdeki karakterleri birbirlerine shipleyebiliyorlar :D Bunun için iki karakterin birbirine yakın olması şart değil. Ufak bir sahne bile yeter. Mesela:



     Ne çektin bu fujoshilerin elinden be Haikyuu :D :D Haikyuu'dan konu açılınca... Dünyadaki en tehlikeli fan grubu fujoshi Haikyuu grubudur, net!!! Sayıları birkaç milyonu geçse dünyayı fethedebilirler, o derece! Ülkelerin isimleri değişir :D Karasuno Ülkesi :D Nekoma Birleşik Devletleri falan hfgjdhgjsd

     Konuyu çok dağıtmadan demek istediğim şeye örnek mahiyetinde iki görsel paylaşayım. Daha iyi görüntü kalitesinde bulamadım ama bazı Haikyuu fanlarının Haikyuu karakterlerinin sosyal medya hesabı olsa nasıl olurdu fikrinden güzide iki örnek bunlar :D






    Peki gelelim şu meseleye: Bir insan neden yaoi okur, izler?

    Bunu bir fujoshiye ya da fudanshiye hiç sormadım. Çok sık olmamakla birlikte yaoi okurum ve severim. Dolayısı ile neden sevdiğimi sıralayacağım bir nevi.

     İlk olarak yaoilerin çoğunda karakterler çok yakışıklı, zeki ve güçlü kişilikleri olan karakterlerdir. Özellikle çoğu seme, hayata bakış açısı ve ilişkilerdeki tavır ve davranışları ile olgun insanlar olarak resmediliyor. Mantıken iki boyutlu bir çizimde fit bir vücut güzel bir surat çizmenin okuyucuya etkisi düşük derece şahsi fikrime göre. Karakteri yakışıklı yapan tavır ve davranışlarıdır ve yaoiler bu yakışıklılarla dolu. İnsan, benim olamıyorsa gitsin gay olsun mantığı ile yaoi okuyor olabilir :D Bakın mesela Haru. Adam zeki, yakışıklı, saygılı, becerikli, dürüst, güler yüzlü... Tam bir ev erkeği... Bu adam başka kızların olacağına gitsin gay olsun hahahahah




     Tabii işin şakasını geçeyim. Yaoileri neden seviyorum sorusuna ilk cevabım içerdikleri duygu samimiyetidir. Piyasadaki çoğu romantizm-dram, romantizm-komedi, shoujo, josei serisini izlemiş birisi olarak içlerinde derin duygusal ilişkilerin işlendiği çok az seri sayabilirim. Bu serilerdeki ilişkiler genelde çok sığ duygular barındırıyor. Yok seviyor muyum? Yoksa sevmiyor muyum? Aramızda bilmem ne engel var. Yok sen şunu yaptın. Araya giren anlamsız bir üçüncü şahıs yüzünden gereksiz yanlış anlaşılmalar uzayan kavuşamamalar üffff kanssseeeeeerrr!!!!! Zengin, elinden her iş gelen, yakışıklı, geçmişindeki bir travmadan ötürü kadınlara ön yargılı shoujo jönleri ve salaklıkla saflığı birbirine karıştıran ne kadar sade, ne kadar gösterişsiz, ne kadar düz olursam o kadar yakışıklıyı kendime aşık ederim mantığı ile çizilmiş embesil, shoujo kül kedileri hepiniz geberin!!! 
     Zalim davranışlı yakışıklı, saflığı hayrete düşürecek kadar coşan gereksiz konularda anlamsız azimli olan embesil kızımıza aşık olur! Tam kavuşacaklar geçmişten gelen travma tekrar vuku bulur. O çözülür derken üçüncü bir şahıs ortalığı karıştırır. Mehhh ben yazarken yaşlandım siz de okurken yaşlanacaksınız :D Ha tabii bunların istisnası da mevcut. Haklarını yememek lazım...

    Yaoilerdeki ilişkiler genelde böyle değil. Belki de tasarlayanların kişilik yapısındandır bilemeyiz ama karakterlerin davranışları, arkasındaki nedenler daha ayrıntılı işleniyor ve anlaşmazlıkların yanlış anlamaların çözülmesinde iki karakterin de çaba sarf ettiğini görmek, her iki tarafın da ilişkiyi ayakta tutmak için gösterdiği çabayı anlayabilmek okuyucuyu çok mutlu ediyor. Bunun dışında karakterin karşısındaki kişinin de hemcinsi olması sebebi ile yanlış anlaşılmalar kolay çözülüyor ve anlaşmazlıklar uzamadan bitiyor. İki küfürleşip iki yumruklaşıyorlar sonrasında hard bir erotizm hop olay tatlıya bağlanıyor :D Yine şakası bir yana yaoilerde çiftler genelde gri taraflarını birbirlerinin hemcinsi olduklarından birbirlerine çok kolay bir şekilde yansıtıyorlar ve ortaya daha dürüst bir ilişki çıkıyor. Böyle olgun hetero romantizm içeren anime var da biz mi izlemedik? Ha az sayıda olanları izledik, orası ayrı :D 

    İşin bilimsel kısmına değinecek olursak birçok psikoloğa göre hetero ilişkiler homo ilişkilere göre daha fazla pragmatizm içeriyor. Özellikle işi cinsel boyutu bakımından ele alacak olursak hetero ilişkilerin çoğunda üreme güdüsü ön plandadır.  En basitinden "dismenore" denilen kadınların özel dönemlerinde olan uterus kasılmalarına bağlı şiddetli karın ağrısında bile evlenince geçer pragmatizmi vardır. Ülkemizdeki kadınların hemen hepsi anne olabilmek için evlenmek ister. Hor görülse de aldatılsa da yeri gelip şiddete maruz kalsa da ön planda çocuğunu düşündüğü için evliliğini sürdürmeye devam eder. Karşılık bulmayan fedakarlıklarla zamanla duyguları söner ruhu solar. Erkeklerin çoğu da belli bir yaştan sonra babalık iç güdüsü ile evlenir. Bebek masraflarına yetişmek, iş stresi gibi etmenlerden ötürü duyguları sığlaşıp ruhu solar gider. İlişkiye sağlam temelli derin sevgiyle başlanmayınca karşılıklı ihtiyaçlar görüldükten sonra ortada sığ duygular kalır. Tabii hetero evliliklerin başarısızlık sebepleri ile ilgili epey neden var, benim bahsettiklerim ne anlatmak istediğime örnek olsun diye verilenler... Homoseksüel ilişkilerde soy devam ettirme gibi güdü olmadığı için kişilerin birbirlerine duyduğu sevginin daha özel ve daha karşılıksız olduğu düşüncesi mantıklı geliyor. Kimisine göre sapkınlık, kimisine göre hastalık, kimisine göre bir tercih meselesi ancak günümüz bilimi homoseksüelizmi ya da transseksüelizmi hastalık olarak görmemektedir. Bu da antiparantez :)

    Gelelim esas isyana! Örnekle kolay anlaşılır diye size emekle print screen yaptığım bir manga sahnesi paylaşacağım: 









    Manganın adı az önce bahsettiklerimden birisi olan Tadaima Okaeri. Kaynağım manga.tr çevirideki emek de Heterofobia fansuba ait. Emekleri için her iki ekibe de teşekkür ediyorum.

     Manganın bu sahnesinde 1,5-2 yaşlarındaki bir çocuğun homoseksüel ebeveynleri tarafından sevgi konusunda eğitimini görüyoruz. Bu gay bir çiftin evlatlarına gösterdiği sevgiden bir örnek... Bu sevgi işleyişi, bu samimiyet, bu derinlik, bu içinin ılık ılık oluş hissi... Bunları normal hetero ilişkilere aşıladınız da biz mi izlemedik!!!! Neden sadece homo ilişkilerde bu kadar olgun bir ilişki var?

     Sevdiği kadını 400 yıldır her asırda bir reenkarne olmasını bekleyen o kadın için kendi ırkına sırt çeviren Luka'ya "Yuki, bu yüzyılda kadın olarak değil erkek olarak reenkarnasyon olmayı tercih etti. Bu konuda kötü hissetmiyor musun? Sana bir şey söylemek istemiş olabilir mi? Belki de vazgeçmeni istemiştir." dendiğinde "O, bir taş içinde reenkarne olsa da ben yine onu aynı duygular ile sevecektim. Onun hangi beden içinde olduğu önemli değil. Ben onun bedenine değil ruhuna söz verdim. Ona asla ihanet etmeyeceğim." diyen Luka gibi bir karakter shoujolarda boy gösterdi de biz mi izlemedik?

     Bir isyanım da yaoi/yuri gibi serileri sapkınlık olarak görüp her türlü ensest, harem, echhi ilişki içeren serilere bayılan kesime. Yaoi abooo sapık ilişki! Ama gel abisine aşık kız karakterli animelere bayıl. Abooo gay ilişki mi? Daş yağacak! Helak olacağız! Ama bir erkek etrafı her türden zevke hitap eden klişe tiplemeleri olan kadınlarla dolu bir seriye bayıl. Bir tane normal tipte bir kız hafif kuudere modda, bir tane koca memeli abla modunda yaşça büyük daha oturaklı tip, bir tane küçük memeli tsundere, bir tane yaşı muhtemel küçük moe kılıklı sabi sübyan, bir tane eşek şakalarından hoşlanan muhtemelen doğaüstü bir fetiş organa sahip (kuyruk gibi) neşeli tip ohhh al sana harem. Kimin eli kimin cebinde belli değil... Hepsi sümsük, ne istediğini bilmeyen, güçsüz, salak ama güçlenme potansiyeli olan ezik ana erkek karaktere aşık. İzlediği anime listesi bu tarz serilerle dolu abooo yaoi sapkınlık!!! Şimdiye kadar okuduğum hiçbir yaoide çok eşlilik görmedim. Ensest görmedim. Çarpık dünyamın çarpık insanları...



     Velhasıl velkelam ne demek istediğim anlaşılmıştır diye umuyorum. Elbette sağlam temellere dayalı hetero ilişki örnekleri vardır. Ancak hem gerçek hayatta hem de mevcut dizi, film, kitap ve animelerde oldukça fazla yozlaşmış ilişkiler mevcut. Üstelik yeni nesil böyle çürümüş ilişkilerle büyüyor, üzücü....

     Son olarak bu yaoi düşmanlığının en büyük sebeplerinden biride kabul edin fujoshiler, sizsiniz!!! Bir şeye aşırı sempati duymak o şeye antipati uyandırabiliyor. Bazı şeyleri zapt etmek lazım :D Bir fujoshi değilim. Özellikle hetero ilişkilere kin güdecek kadar asla değilim. İdeal bir yaoi okuyucusuyum bence. Her türde olduğu gibi bu türde de seçiciyim. Son günlerde aseksüel olmaktan korkuyor olsam da heteroseksüel bir yaoi okuyucusuyum. Ancak yeri geliyor bazı konularda ben de abartıyorum. Son günlerde fark ettiğim bir şey var mesela: Birbiri ile iyi anlaşan iki erkeği izlemek o erkeklerden herhangi birisi ile flört etme fikrinden daha eğlenceli geliyor :D Düşünsenize: İki iş arkadaşınız önünüzde hoş bir şekilde şakalaşıyor falan. Siz tutup onları birbirine shipliyorsunuz. Haberleri olsa tekme tokat dalarlar hahahah :D Neyse işte, abartmamak lazım :D

      Gene uzun bir yazı oldu ama bence eğlenceli bir yazı oldu :D Başka bir sohbette görüşmek üzere :D